Kaynak: https://www.geldishek.com/dis-hekimi-ozge-ozdal-zincir-ile-roportaj/
1.Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?
Merhaba arkadaşlar, ben Dr. Öğretim Üyesi Özge ÖZDAL ZİNCİR. 2011 yılında İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nden yüksek lisans derecesinde, 2015 yılında da İstanbul Üniversitesi Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan doktora derecesinde mezun oldum. Akademik hayatıma Beykent Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’nde öğretim üyeliği yaparak devam ettim. Aynı zamanda uluslararası ve ulusal indekslerde taranan dergilerde çok sayıda makalelerim, uluslararası konferanslarda da çok sayıda poster ve sözlü sunum bildirilerim bulunmaktadır. Akademik hayatımın paralelinde özel klinik ve muayenehanelerde Ağız, Diş ve Çene Cerrahı olarak görev yapmaktayım. Evli ve bir çocuk sahibiyim.
2.Ağız diş ve çene Cerrahisi alanını tercih etmek isteyen diş hekimliği öğrencilereine tavsiyeleriniz nelerdir, hangi yolları izlemeleri gerekir, hangi öğrenci profili bu uzmanlık alanı için uygundur?
Ağız, Diş ve Çene Cerrahisi alanı isminden de anlayabileceğiniz gibi diş hekimliğinin diğer uzmanlık alanlarına nazaran biraz daha stresli fakat bir o kadar da keyifli bir branştır. Bu alanı tercih etmek isteyen öğrenci arkadaşlarıma öncelikli tavsiyem, bu alana uygun bir karakterleri olup olmadığından emin olmalarıdır. Çünkü bildiğiniz gibi diş hekimliği uygulamaları, toplumumuz tarafından genellikle korkulu bulunan uygulamalardır. Bir de bunun üzerine hastalara ‘sizi şöyle ameliyat edeceğiz, böyle dikişler atacağız’ dediğimizde [] kaygıları doğal olarak daha da artmaktadır. İşte bu noktada cerrahın soğuk kanlılığını koruyarak kendinden emin üslubuyla hastanın endişesini azaltması, aynı zamanda yapılacak işlemlerin komplikasyon risklerini öngörebilir bir tecrübeye ve bilgi birikimine sahip olması gerekmektedir. Bu yolda yürümeye karar verdiğinizde her zaman alanımızla ilgili yenilikleri ve ilerleyen teknolojiyi takip etmeleri gerekmektedir. Çünkü mezun olduğumuz bilgilerin doğruluk geçerlilikleri uzun vadede değişebilmekte, daha pratik ve etkili yöntemlere yerlerini bırakabilmektedir. Bu alanda uzmanlaşmak için iki alternatifiniz bulunmaktadır. Biri üniversite bittikten sonra bu alanda açılan doktora programları, diğeri ise yine lisans eğitiminden sonra DUS adındaki uzmanlık sınavında başarılı olmaktır. Sonrasında 3-6 yıl arasında değişen lisansüstü eğitimle bu alanda uzman olabilirsiniz.
3.Pandemi süreci çalışma hayatınızı nasıl etkiledi, ne gibi önlemler aldınız, bu sürecin diş hekimliği üzerine olumlu ve olumsuz etkileri nelerdi?
Pandemi süreci tüm dünyayı etkilediği gibi bizim çalışma hayatımızı da olumsuz yönde fazlasıyla etkiledi. Bizim mesleğimizin klinik kısmı aerosol yaratan cihazları kullanmaktan ibaret olduğu için enfeksiyona oldukça açık olan riskli bir grubuz. Normal zamanda da kendimizi ve hastalarımızı koruyucu önlemler alarak çalışırız ve çalışmak zorundayız. Fakat tedavisi olmayan hastalığın varlığı, bizi çok daha fazla önlem almaya, randevu aralarında tüm kliniğin sterilizasyonu sağlanarak az sayıda ve sadece zorunlu acil tedavileri uygulamaya neden oldu, hala da oluyor. Bu süreçte mümkün mertebe az kişiyle az temas, hijyene önem vermek ve maskelerimizi doğru kullanmak olmazsa olmazımız olmalı. Bu dönemin olumsuz tarafları ağır bassa da olumlu tarafları da olmadı değil. Okumam gereken bir dağ olmuş kitap listemi epeyce hafiflettim mesela. Yazmam gereken makalelerimi yazabilmek için uzunca bir zaman bulmuş oldum. Bedensel olarak dinlenme fırsatı da bulmuş oldum. Bunlarda bu sürecin kendi açımdan olumlu taraflarıydı diyebilirim.
4.El becerisi ön planda olan diş hekimliği mesleğimizde el becerisi zayıf olan diş hekimliği öğrencilerine geliştirebilmeleri için neler önerirsiniz?
Diş hekimliğinin tüm uzmanlık alanları el becerisi gerektiriyor maalesef. Fakat bu beceri doğuştan gelmek zorunda değil. 5 yıllık lisans döneminde hasta bakmaya başlamadan preklinik eğitimi döneminde gerekli el becerisi geliştirme programları uygulanıyor zaten. Bu derslere gereken önem verilirse ekstra bir çabaya gerek olmadığını düşünüyorum. Fakat mutlaka bir hobi edinmenizi öneririm. Çünkü deşarj olmamızı gerektiren bir mesleğimiz var. Bunu da en az bir hobi sahibi olarak ve gereken önemi vererek sağlayabilirsiniz. Örneğin; resim ya da heykel gibi sanatlarla uğraşırsanız el yeteneğinizin gelişmesine de katkıda bulunabilirsiniz. Böylece 1 taşla 2 kuş vurmuş olursunuz. []
5.Uzmanlıktan sonra yönelebileceğimiz iş olanakları sizce nelerdir?
Uzmanlıktan sonra mesleğinizi icra edebileceğiniz farklı çalışma platformlarına sahip olabilirsiniz. Bunlardan bir tanesi kendi kliniğinizi açabilirsiniz. Kliniğinizde sadece kendi uzmanlık uygulamalarınızı yapıp diğer işlemler için başka diş hekimleri çalıştırabilirsiniz. Ya da her işlemi yapabildiğinize inanıyorsanız başka hekim çalıştırmanıza gerek kalmaz. Bir diğer çalışma alanı, özel kliniklerde haftanın belirli günlerinde 3 ayrı yerde çalışabilirsiniz. Bir başka seçenek, yılın belirli dönemlerinde kadro açılmasıyla kuraya başvurup kamuda da çalışabilirsiniz. Akademik olarak devam etmek isterseniz eğer, üniversitelerin istedikleri yayın kriterlerini sağlayarak bu yolu da seçebilirsiniz.
6.Çene ve çevre bölgelerde tespit ettiğiniz herhangi bir kanser vakası oldu mu, olduysa bunun teşhis ve tedavi süreci nasıl gelişti?
Doktora eğitimim sırasında oral bölgede tespit ettiğim kanser vakaları oldu. Teşhisi çok kolay olmamakla birlikte 2 haftadan fazla geçmeyen oral yaraların varlığında biyopsi alarak durum değerlendirmesi yapılmalıdır. Tedavi sürecine geldiğimizde metastaz olma ihtimaline karşılık bu tür vakalarda onkoloji uzmanları ve kulak burun boğaz uzmanlarıyla birlikte multidisipliner bir tedavi planlaması yapılmalıdır.
7.20’lik dişlerde sorun olmasa da çektirilmeli mi? Çekim sonrası nelere dikkat etmek gerekir?
20 yaş dişlerinin farklı çekim endikasyonları vardır. Eğer ortodontik tedavi sırasında ve sonrasında çekim endikasyonu verilmediyse sorun çıkarmayan bu dişlerin çekilmesi gereksizdir. Fakat diş dizimini bozma ihtimali olan, enfeksiyon yaratan, komşu dişlerin çürümesine neden olan 20 yaş dişleri çekilmelidir. Çekim sonrası reçete edilen ilaçlar hasta tarafından düzenli kullanılmalı, sigara ilk bir hafta içilmemeli, oral hijyene dikkat edilmeli ve şişlik bekleniyorsa buz uygulaması yapılmalıdır.
8.Cerrahi implant tedavileri hangi durumlarda yapılır, kimlere yapmak sakıncalıdır?
İmplant tedavisi, günümüz diş hekimliğinde en fazla yapılan tedavilerden bir tanesidir. Bu tedavi tek diş eksikliğinde, parsiyel diş eksikliğinde ve tam dişsizlikte uygulanabilir. İmplant destekli protezlerle hastalar çok konforlu kullanabildikleri dişlere sahip olabilmektedirler. Fakat her tedavide olduğu gibi implant tedavisinde de doğru teşhis ve tedavi gerekir. Çene gelişimini tamamlamış yetişkin, kontrol altında olmayan sistemik hastalığı bulunmayan, yeterli kemik hacmi bulunan (yeterli kemiği yoksa da ileri cerrahi uygulamalarda yeni kemik oluşumu sağlanarak) her bireye implant tedavisi yapılabilir. Fakat kontrol altında olmayan diyabet hastaları, baş-boyun bölgesinden yakın zamanda radyoterapi gören hastalar, çocuk hastalar, bifosfonat ya da kortizon grubu ilaçları kullanan hastalar bu tedavi için uygun olmayan ve konsültasyon gerektiren hastalardır.
9. Ağız, diş ve çene cerrahisi enjeksiyon yapma yetkisi verebilir mi, herkese yapılıyor mu, dezavantajları /avantajları nelerdir, bu uygulamaya kısaca değinir misiniz?
Enjeksiyon, günümüz tedavilerinin en popülerlerindendir. Birçok alanda kullanılan bu teknik diş hekimliği alanlarında da uygulanmaktadır. Bu uygulamayı yapabilen her hekim yapabilmektedir. Bu aslında bir toksindir ve uygulanan kaslarda işlev kısıtlaması yaratır. ‘Bruksizm’ isimli diş sıkma hastalığında çiğneme kaslarından olan masseter ve temporal kaslar oldukça fazla gelişir ve bu kaslarda ağrı meydana gelir. Böyle vakalarda tedavi amaçlı bu kaslara enjeksiyon uygulaması yapılarak fazla gelişen kas dokusunun zayıflaması sağlanır. Böylece hastaların diş sıkması azalır. Aynı zamanda ‘gummy smile’ denilen gülümseme sırasında dişetlerinin fazla görünmesinden rahatsız olan hastalarda nazolabial alanlara enjeksiyon uygulanarak buradaki kasların etkisi düşürülerek dişeti görünümü azaltılır.
10.Diş hekimi fobisi olan hastalarınızın genel anestezi ve sedasyon altında cerrahi tedavilerini yaptığınız oldu mu, riskleri nelerdir?
Diş hekimi fobisi olan hastalara cerrahi tedavileri, genel anestezi veya sedasyon altında oldukça fazla uygulamaktayım. Lokal anesteziyle yapılan aynı işlemlerin, genel anestezi ya da sedasyonla yapılmasının, hekim olarak kendi açımdan daha konforlu olduğunu söyleyebilirim. Çünkü fazla dikkat gerektiren işlemler olan cerrahi işlemlerde hastanın hareketsizliği çok önemlidir. Aynı zamanda genel anestezide bir ekartörle ağız açıklığı sağlandığından dolayı hastanın çenesinin yorulmasından dolayı kapatma ihtimali de ekarte edilmiş oluyor. Riskleri konusunda gelince, sedasyona ya da genel anesteziye uygunluğu operasyon öncesi genel anestezi uzmanı tarafından testlerle belirlendiği için çene cerrahları açısından bir risk teşkil etmemektedir.
Güzel sorularınız için sizlere teşekkür ederim. Umarım bir farkındalık ya da fayda sağlayabilmişimdir. Hepinize keyifli, huzurlu ve tatmin olduğunuz bir öğrencilik ve meslek hayatı diliyorum. Benimle iletişime geçmek isteyen arkadaşlarım ozgeozdalzincir@gmail.com mail adresimden ya da dr. ozgezincir instagram hesabımdan benimle irtibat sağlayabilir. Sevgilerimle…